Dünyada petrolden sonra en önemli ticari ürün nedir diye sorsam ne dersiniz? Ya açtıktan sonra en çabuk solan çiçek hangisidir desem? ...
Dünyada petrolden sonra en önemli ticari ürün nedir diye sorsam ne dersiniz?
Ya açtıktan sonra en çabuk solan çiçek hangisidir desem?
Peki.. ikisinin de aynı ürün olduğunu söylesem şaşırır mısınız? Ben şaşırmadım desem yalan olur .
KAHVE KAHVE KAHVE...
Evet kahve dünyada petrolden sonraki en önemli ticari ürün.
Biliyor musunuz? Duyunca üzüldüm. Hem beyaz, hem de mis kokulu kahve ağacının çiçekleri, açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlıyorlarmış.
Madem dünyadaki en önemli ticari ürünlerden ikincisi kahve, o halde kahveyi, kahve ağacını bugün birazcık yakından tanıyalım. Sonra, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras listesine alınan Türk Kahvesinden akılda kalacak mini tespitlerimden bahsedelim istedim.
Kahvenin ilk yetiştiği yer Etiyopya olarak kabul görmüş, sonra da Yemen'de üretilmeye başlamış.
Kahvenin keyif verici bir içecek olarak tüketilmeye başlanılmasından önce ekmek yapımında kullanıldığını biliyor musunuz?
Kahve önceleri tok tutucu ve besleyici özelliğinden dolayı ekmek yapımında kullanılmış, daha sonra keyif verici içecekler kısmına geçiş yapmış.
Bu güzel içeceğin meyvesini ilk önce keçiler yemiş, daha sonra insanlar farketmiş.
Hep geç mi kalıyoruz ne?
Kahvenin içerdiği kafein maddesinin uyarıcı, dikkat artırıcı ve uyanık tutucu özelliğe vardır. Bu nedenle ilk önce Sufi'ler gece uyanık kalmak, ibadetlerini devam ettirmek için bol bol kahve tüketmişler.
Sonra Yavuz Sultan Selim zamanında
Müslüman Tacirler kahveyi İstanbul'a getirmişler, geliş o geliş arkadaşlar.
Kahvehane ilk kez 1554 yılında Tahtakale'de açılmış, 1630 yılında İstanbul'da kahvehane sayısı 50 ye kahve işiyle uğraşanların sayısı 500 e ulaşmış.
Kahvenin tarihi, tarihçilerin işi diyorum ve ana hatlarıyla ben bu keyfi kedere devam ediyorum.
Kahvehaneler açılmış, padişahlar has oda hizmetlerinde kahvecibaşılık görevi tahsis etmiş.
Ama sonrasında karmaşa. Haram denilmiş, yasaklanmış, idamla cezalandırılanlar olmuş, en son yine baştacı....
Benden duymuş olmayın, Evliya Çelebi'den öğrendiğime göre Kösem Sultan'ın Topkapı Sarayı'nda bir kahvehanesi bile varmış..
Kahve ağacı Brezilya, Vietnam ve Kolombiya başta olmak üzere tropikal iklimli ve yükseltili bölgelerde yetişiyor.
Türkiye'de ise yalnızca Mersin ve Anamur'da deneme dikimleri yapılıyor, şu an ortalama 850 hektar alanda kahve tarımı devam ediyor.
Kahve ağacının beyaz ve kokulu çiçekleri, kirazı andıran kırmızı meyveleri ve bu meyvelerin içinde iki çekirdek bulunuyor. Dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlıyor. Ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve vermeye devam...
Boyu 8-10 metreye kadar uzuyor ama meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak boyu 4-5 metre uzunluğunda tutuluyor. Üstelik yaprakları da kışın dökülmüyor.
Kahve bir içecek olarak, toz haline getirilmiş kahve tanelerinin demlenmesi ile oluşturulur. Ancak filtreleme, öğütme boyutu, demleme süresi, su sıcaklığı ve miktarı gibi değişik faktörlerle farklı tatlar ve içecekler haline getiriliyor.
Türk Kahvesi için genelde ekonomik bir kahve olan Brezilya Kahvesi kullanılıyor.
Kıbrıs harekatından sonra, Türk Kahvesi adı Yunanlılar tarafından farklı olarak adlandırılsa da, UNESCO, bazı kültürel mirasların dünya çapında daha iyi korunmasını sağlamak ve bunların öneminin fark edilmesi amacıyla belirlediği "Somut Olmayan Kültürel Miraslar listesinde" Türk Kahvesini baş köşeye oturtmuş bile..çok şükür.
Hafif kavrulmuş Türk Kahvesinde 50, orta kavrulmuş Türk Kahvesinde 59 ve çok kavrulmuş Türk Kahvesinde 65 farklı tat ve koku maddesi bulunmaktadır.
Eminim şimdi bir Türk Kahvesi alıp ilk yudumda tat ve koku arayacaksınız. Ama önce yazımı okuyup bitirin sonra kahve...
Türk Kahvesi deyip geçemezsiniz, bir ağırlığı vardır. Öyle alelacele sunmak içmek mümkün değil. İnce kenarlı fincanı, mümkünse tabağın yanında 1 adet lokumu ya da çikolatası ayrıca bir bardak da suyu olmalı.
Bayram ziyaretlerinin baş köşesinde, kız isteme ritüellerinin en önemli ayrıntısında hep Türk Kahvesi vardır.
Kahvenin iyi pişirilip pişirirmediğinin yegane göstergesi köpüğüdür. Kısık ateşte pişirilmesi, kavrulması, tazeliği kahvenin lezzetindeki en önemli etkenleridir.
Kahveyi fazla sert olmayan iyi bir sudan yapmalı, her fincan için cezveye 1 fincan soğuk su, 2 çay kaşığı kahve konulmalı.
Peki çeşit çeşit Türk Kahvelerini nerede içebilirsiniz?
Mırra Kahvesini Urfa Gümrükhan'da,
Menengiç Kahvesini Gaziantep Tahmis Kahveci'sinde,
Damla Sakızlısını Çeşme Rumeli Pastahanesi'nde,
Ada Esintilisini Bozcaada Madamın Kahvesi'nde,
Bademli Kahveyi Alanya'da Sevda Çapa elinden,
Klasik Mehmet Efendi Türk Kahvesini de benim elimden içmelisiniz.
Sonra gelsin kırk yıl hatırlamalar...
Peki nedir?
"Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olması."
Üsküdar'da bir Kahveci varmış.
Her milletten, her dinden insanlar burada kahve içerlermiş. Birgün Rum bir kaptan gelmiş, arkasından bir Yeniçeri. Yeniçeri kahvehanede ki herkese kahve ısmarlamış Rum Kaptan dışında..
Üsküdarlı Kahveci de iki kahve daha yapmış Rum Kaptanın yanına gitmiş ve birlikte kahve içmişler.
Aradan tam 40 yıl geçmiş, Rumlar birçok kişiyi esir almışlar. Üsküdarlı Kahveci'de esirler arasında pazarda satışta.
Yaşlı bir Rum satın almış Üsküdarlı Kahveciyi ve serbest bırakmış. Neden demiş Kahveci, Yaşlı Rum "40 yıl önce bana yaptığın benimle içtiğin kahveyi unutmadım" demiş.
İşte "Bir kahvenin 40 yıl hatırı."
40 yıl sonra siz beni hatırlar mısınız bilmiyorum ama, benim böyle kahve yapanlarım, hep hatırımda olacak.
Birgulunlezzetleri
Birgül Erdoğan
Ya açtıktan sonra en çabuk solan çiçek hangisidir desem?
Peki.. ikisinin de aynı ürün olduğunu söylesem şaşırır mısınız? Ben şaşırmadım desem yalan olur .
KAHVE KAHVE KAHVE...
Evet kahve dünyada petrolden sonraki en önemli ticari ürün.
Biliyor musunuz? Duyunca üzüldüm. Hem beyaz, hem de mis kokulu kahve ağacının çiçekleri, açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlıyorlarmış.
Madem dünyadaki en önemli ticari ürünlerden ikincisi kahve, o halde kahveyi, kahve ağacını bugün birazcık yakından tanıyalım. Sonra, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras listesine alınan Türk Kahvesinden akılda kalacak mini tespitlerimden bahsedelim istedim.
Kahvenin ilk yetiştiği yer Etiyopya olarak kabul görmüş, sonra da Yemen'de üretilmeye başlamış.
Kahvenin keyif verici bir içecek olarak tüketilmeye başlanılmasından önce ekmek yapımında kullanıldığını biliyor musunuz?
Kahve önceleri tok tutucu ve besleyici özelliğinden dolayı ekmek yapımında kullanılmış, daha sonra keyif verici içecekler kısmına geçiş yapmış.
Bu güzel içeceğin meyvesini ilk önce keçiler yemiş, daha sonra insanlar farketmiş.
Hep geç mi kalıyoruz ne?
Kahvenin içerdiği kafein maddesinin uyarıcı, dikkat artırıcı ve uyanık tutucu özelliğe vardır. Bu nedenle ilk önce Sufi'ler gece uyanık kalmak, ibadetlerini devam ettirmek için bol bol kahve tüketmişler.
Sonra Yavuz Sultan Selim zamanında
Müslüman Tacirler kahveyi İstanbul'a getirmişler, geliş o geliş arkadaşlar.
Kahvehane ilk kez 1554 yılında Tahtakale'de açılmış, 1630 yılında İstanbul'da kahvehane sayısı 50 ye kahve işiyle uğraşanların sayısı 500 e ulaşmış.
Kahvenin tarihi, tarihçilerin işi diyorum ve ana hatlarıyla ben bu keyfi kedere devam ediyorum.
Kahvehaneler açılmış, padişahlar has oda hizmetlerinde kahvecibaşılık görevi tahsis etmiş.
Ama sonrasında karmaşa. Haram denilmiş, yasaklanmış, idamla cezalandırılanlar olmuş, en son yine baştacı....
Benden duymuş olmayın, Evliya Çelebi'den öğrendiğime göre Kösem Sultan'ın Topkapı Sarayı'nda bir kahvehanesi bile varmış..
Kahve ağacı Brezilya, Vietnam ve Kolombiya başta olmak üzere tropikal iklimli ve yükseltili bölgelerde yetişiyor.
Türkiye'de ise yalnızca Mersin ve Anamur'da deneme dikimleri yapılıyor, şu an ortalama 850 hektar alanda kahve tarımı devam ediyor.
Kahve ağacının beyaz ve kokulu çiçekleri, kirazı andıran kırmızı meyveleri ve bu meyvelerin içinde iki çekirdek bulunuyor. Dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlıyor. Ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve vermeye devam...
Boyu 8-10 metreye kadar uzuyor ama meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak boyu 4-5 metre uzunluğunda tutuluyor. Üstelik yaprakları da kışın dökülmüyor.
Kahve bir içecek olarak, toz haline getirilmiş kahve tanelerinin demlenmesi ile oluşturulur. Ancak filtreleme, öğütme boyutu, demleme süresi, su sıcaklığı ve miktarı gibi değişik faktörlerle farklı tatlar ve içecekler haline getiriliyor.
Türk Kahvesi için genelde ekonomik bir kahve olan Brezilya Kahvesi kullanılıyor.
Kıbrıs harekatından sonra, Türk Kahvesi adı Yunanlılar tarafından farklı olarak adlandırılsa da, UNESCO, bazı kültürel mirasların dünya çapında daha iyi korunmasını sağlamak ve bunların öneminin fark edilmesi amacıyla belirlediği "Somut Olmayan Kültürel Miraslar listesinde" Türk Kahvesini baş köşeye oturtmuş bile..çok şükür.
Hafif kavrulmuş Türk Kahvesinde 50, orta kavrulmuş Türk Kahvesinde 59 ve çok kavrulmuş Türk Kahvesinde 65 farklı tat ve koku maddesi bulunmaktadır.
Eminim şimdi bir Türk Kahvesi alıp ilk yudumda tat ve koku arayacaksınız. Ama önce yazımı okuyup bitirin sonra kahve...
Türk Kahvesi deyip geçemezsiniz, bir ağırlığı vardır. Öyle alelacele sunmak içmek mümkün değil. İnce kenarlı fincanı, mümkünse tabağın yanında 1 adet lokumu ya da çikolatası ayrıca bir bardak da suyu olmalı.
Bayram ziyaretlerinin baş köşesinde, kız isteme ritüellerinin en önemli ayrıntısında hep Türk Kahvesi vardır.
Kahvenin iyi pişirilip pişirirmediğinin yegane göstergesi köpüğüdür. Kısık ateşte pişirilmesi, kavrulması, tazeliği kahvenin lezzetindeki en önemli etkenleridir.
Kahveyi fazla sert olmayan iyi bir sudan yapmalı, her fincan için cezveye 1 fincan soğuk su, 2 çay kaşığı kahve konulmalı.
Peki çeşit çeşit Türk Kahvelerini nerede içebilirsiniz?
Mırra Kahvesini Urfa Gümrükhan'da,
Menengiç Kahvesini Gaziantep Tahmis Kahveci'sinde,
Damla Sakızlısını Çeşme Rumeli Pastahanesi'nde,
Ada Esintilisini Bozcaada Madamın Kahvesi'nde,
Bademli Kahveyi Alanya'da Sevda Çapa elinden,
Klasik Mehmet Efendi Türk Kahvesini de benim elimden içmelisiniz.
Sonra gelsin kırk yıl hatırlamalar...
Peki nedir?
"Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olması."
Üsküdar'da bir Kahveci varmış.
Her milletten, her dinden insanlar burada kahve içerlermiş. Birgün Rum bir kaptan gelmiş, arkasından bir Yeniçeri. Yeniçeri kahvehanede ki herkese kahve ısmarlamış Rum Kaptan dışında..
Üsküdarlı Kahveci de iki kahve daha yapmış Rum Kaptanın yanına gitmiş ve birlikte kahve içmişler.
Aradan tam 40 yıl geçmiş, Rumlar birçok kişiyi esir almışlar. Üsküdarlı Kahveci'de esirler arasında pazarda satışta.
Yaşlı bir Rum satın almış Üsküdarlı Kahveciyi ve serbest bırakmış. Neden demiş Kahveci, Yaşlı Rum "40 yıl önce bana yaptığın benimle içtiğin kahveyi unutmadım" demiş.
İşte "Bir kahvenin 40 yıl hatırı."
40 yıl sonra siz beni hatırlar mısınız bilmiyorum ama, benim böyle kahve yapanlarım, hep hatırımda olacak.
Birgulunlezzetleri
Birgül Erdoğan
Yorumlar